Sien (Van Gogh serisi) ile kim çıktı?

Sien (Van Gogh serisi)

Sien (Van Gogh serisi)

Sien, Vincent van Gogh'un Hollanda'da yaşarken aynı adlı metresinin çizimlerinden oluşan seridir. Sanatçının bu serisindeki Keder adlı çalışması çizim yapmayı öğrenirken geçirdiği döneminin en önemli eserlerinden biridir.

Bilinen adıyla Sien Hoornik, Clasina Maria Hoornik (1850–1904) van Gogh'un Lahey'de yaşadığı 1881'den 1883'e kadar olan dönemin büyük çoğunluğunda sanatçıyla birlikteydi. Van Gogh Sien'i, hamile bir fahişeydi, model olarak kullanmış ve sonrasında onu kızıyla birlikte evine aldı. Sanatçı Sien ve kızını yoksul çalışanların zorlu yaşamını anlatan çizimleri ve resimlerinde dönem dönem kullandı. Bu ilişki sanatçının ailesi ve destekçileri tarafından hoş görülmedi ancak van Gogh'un kardeşi Theo kendisine olan desteğini yine de çekmedi. Sien ile ilişkisi van Gogh'un kendisini hem resim yapmada hem de ekonomik olarak destekleyen, hayran olduğu kuzeni ve Hague Ekolü'nün tanın bir ressamı Anton Mauve'in de ona olan desteğini durdurdu. Kardeşi Theo'nun ısrarlarıyla, van Gogh 1883'te Drenthe'e gidip orada resim yapmak için hayatı boyunca birlikte yaşadığı tek kadın olan Sien ile ilişkisini sonlandırdı.

Sien 1901'de evlenene kadar terzilik, temizlikçilik ve fahişelik yaptığı hayatına devam etti. 12 Kasım 1904'te 54 yaşındayken kendini Schelde nehrine atıp boğularak öldü. İntiharı van Gogh'a 1883'te söylemiş olduğu şu cümleyle ilişkilendirilmektedir: "bu kötü ruh halleri hala oldukça umutsuzluk verici durumda ... bu [durum] kendimi suya attığım bir sonla bitecek.

Devamını oku...
 

Vincent van Gogh

Vincent van Gogh

Vincent Willem van Gogh (30 Mart 1853 - 29 Temmuz 1890), Hollandalı ard-izlenimci ressamdır. Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en etkili şahsiyetlerinden biridir. On yıldan biraz fazla bir süre içinde aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2.100 kadar resim ve çizim çalışması üretti ve bunların çoğu yaşamının son iki yılında yapıldı. Bunların arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler bulunmaktadır ve modern sanatın temelleri sayılan cüretkâr renkler ile canlı, fevri ve ifade dolu belirgin fırça darbeleriyle ayırt edilir. 37 yaşında yıllardır süren psikolojik rahatsızlığı ve yoksulluğun ardından trajik bir biçimde kimilerine göre intihar, kimilerine göre bir cinayet sebebiyle silahla yaralandıktan otuz saat sonra hayata veda etti.

Üst orta sınıf bir aileye doğan Van Gogh çocukken ciddi, sessiz ve saygılıydı ayrıca resim de yapmaktaydı. Gençliğinde sanat simsarı olarak çalıştı ancak Londra'ya gönderildikten sonra bunalıma girdi. Döndükten sonra Belçika'nın güneyinde Protestan misyoneri olarak çalıştı. Sağlığı bozulup yalnızlık içinde yaşadıktan sonra ebeveynlerinin yanına döndü ve 1881 yılında resim yapmaya başladı. Küçük kardeşi Theo tarafından maddi olarak desteklendi ve ikisi yıllarca mektupla yazıştılar. Çoğunlukla natürmortlar ve çalışan köylülerin tasvirlerinden oluşan ilk çalışmalarında daha sonraki eserlerinin ayırt edici niteliği olan canlı renkler görülmez. 1886 yılında taşındığı Paris'te, izlenimci hassasiyete karşı tepki gösteren ve aralarında Émile Bernard ile Paul Gauguin'in de bulunduğu aVangart üyeleriyle tanıştı. Çalışmaları geliştikçe natürmortlara ve yerel manzaralara yeni bir yaklaşım getirdi. Resimlerinde daha parlak renkler kullanmaya başladı ve daha sonra 1888'de Fransa'nın güneyinde kaldığı Arles'da ustalaşacağı kendine özgü bir üslup geliştirdi. Bu dönemde zeytin ağaçları, selviler, buğday tarlaları ve ayçiçekleri de tuvallerine konu olmaya başladı.

Psikotik epizodlardan ve delüzyonlardan muzdarip olan Van Gogh, zihin sağlığından endişe duymasına rağmen fiziksel sağlığını ekseriyetle ihmal etmiş; düzgün beslenmemiş ve aşırı alkol almıştır. Gauguin ile arkadaşlığı bir ustura ile yolunu kesmesi ve öfke nöbeti sonucu sol kulağının bir kısmını keserek yaralaması sonucu sona ermiştir. Bir dönem Saint-Rémy'de olmak üzere akıl hastanelerinde kalmıştır. Hastaneden kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra Paris yakınlarında Auvers-sur-Oise'da Auberge Ravoux'ya taşındı ve homeopati uygulayan doktor Paul Gachet tarafından tedavi altına alındı. Depresyonu devam etti ve 27 Temmuz 1890'da bir altıpatlarla yaralandı. İki gün sonra enfeksiyon kapan yaraları nedeniyle öldü. İntihar ettiği söylense de buna şahit olan kimsenin olmaması ve silahın hiç bulunamaması cinayete kurban gittiği şüphesini doğurmuştur.

Yaşamı boyunca başarısız olan ve sadece bir eserini satabilen Van Gogh'a deli gözüyle bakılıyordu. İntiharından sonra şöhret kazanan ressam, halkın imgeleminde tipik yanlış anlaşılmış dahi, "çılgınlık ve yaratıcılığın bir arada olduğu söylemlerini" gösteren bir ressam olarak yer almıştır. 20. yüzyılın başlarında, resim üslubunun ögeleri fovistler ve Alman dışavurumcuları tarafından kullanılmaya başladıktan sonra ressamın tanınırlığı artmıştır. İlerleyen yıllarda çok yaygın bir eleştirel, ticari ve popüler bir başarı yakalayan Van Gogh sorunlu kişiliğinin romantik, azap çeken sanatçı idealini simgelediği önemli ama hüzünlü bir ressam olarak hatırlanmaktadır.

Devamını oku...