Cleopatra ile kim çıktı?

Kleopatra (lateinisch Cleopatra) war eine im 1. Jahrhundert n. Chr. lebende Mätresse des römischen Kaisers Claudius.

Nachdem Valeria Messalina, die Gattin des Claudius, im Jahr 48 n. Chr. mit ihrem Liebhaber Gaius Silius eine neue Ehe eingegangen war, fürchteten die einflussreichsten kaiserlichen Freigelassenen um die Bewahrung ihrer Macht, doch wagte nur Narcissus gegen die Kaiserin vorzugehen. Dabei ging er mit großer Vorsicht zu Werk und vermied es, selbst als erster den zu diesem Zeitpunkt längere Zeit in Ostia weilenden Princeps über den Ehebruch seiner Gattin zu informieren. Stattdessen veranlasste er durch Geschenke und Versprechungen zwei vertraute Mätressen des Claudius, Calpurnia und Kleopatra, diese Anzeige zu machen. Nachdem zuerst Calpurnia dem Kaiser bei einem diskreten Gespräch von Messalinas Heirat mit Silius berichtet hatte, bestätigte Kleopatra auf Calpurnias Frage hin, dass sie davon ebenfalls ins Bild gesetzt worden sei. Dann erst wurde Narcissus hinzugezogen, und das rasche Verfahren zur Hinrichtung Messalinas nahm seinen Lauf.

Tiberius Claudius Caesar Augustus Germanicus ya da Claudius (başa geçmeden önceki adı Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus, d. 1 Ağustos MÖ 10 - ö. 13 Ekim 54), Julio-Claudian hanedanının dördüncü Roma imparatorudur. 24 Ocak 41'den 54 yılında ölümüne kadar hüküm sürmüştür. Drusus ve Küçük Antonia'nın oğlu olarak Galya'da Lugdunum'da (bugünkü Lyon) doğmuştur. İtalya dışında doğmuş ilk Roma imparatorudur.

Claudius imparator olmasına pek ihtimal verilmeyen biriydi. Anlatılanlara göre bir sakatlığı vardı ve 37 yılında yeğeni Caligula ile birlikte konsül olana kadar ailesi kendisini kamu görevlerinden muaf tutmuştu. Bu zafiyeti Tiberius ve Caligula'nın yönetimleri sırasındaki tasfiyelerde diğer birçok Romalı soyluyla aynı kaderi paylaşmasını engellemiş olabilir. Bu sayede Caligula'nın suikasta kurban gitmesinden sonra ailesinin hayatta olan tek yetişkin erkeği olarak imparator ilan edilmiştir.

Siyasetteki tecrübesizliğine rağmen Claudius becerikli bir yönetici olduğunu ispatlamış ve bayındırlık işlerinde büyük faaliyetlerde bulunmuştur. Hükümdarlığı sırasında imparatorluk genişlemiş ve Büyük Britanya fethedilmiştir. Hukuka kişisel bir ilgi duymuş, duruşmalara başkanlık etmiş ve yeri geldiğinde günde yirmi ferman çıkarmış ancak yönetimi boyunca özellikle soylular tarafından zayıf biri olarak görülmüştür. Birçok senatörün ölümü yüzünden Claudius sürekli olarak konumunu güçlendirmek durumunda kalmıştır. Ayrıca özel hayatında da trajik sorunlar yaşamış ve bunlardan biri öldürülmesine neden olmuştur. Tüm bunlar eski yazarların gözünde itibarını zedelemiştir. Daha yakın dönem tarihçiler bu görüşü düzeltmişlerdir.