Elizabeth von Arnim ile kim çıktı?
H. G. Wells Elizabeth von Arnim tarihli ile . arasında Aralarındaki yaş farkı 0 yıl 0 ay 21 gün.
Elizabeth von Arnim
Elizabeth von Arnim (31 August 1866 – 9 February 1941), born Mary Annette Beauchamp, was an English novelist. Born in Australia, she married a German aristocrat, and her earliest works are set in Germany. Her first marriage made her Countess von Arnim-Schlagenthin and her second Elizabeth Russell, Countess Russell. After her first husband's death, she had a three-year affair with the writer H. G. Wells, then later married Frank Russell, elder brother of the Nobel Prize-winner and philosopher Bertrand Russell. She was a cousin of the New Zealand-born writer Katherine Mansfield. Though known in early life as May, her first book introduced her to readers as Elizabeth, which she eventually became to friends and finally to family. Arnim published anonymously, or simply as "Elizabeth", or on one occassion as "Alice Cholmondeley". Modern bibliographers attribute her work to Elizabeth von Arnim, her preferred name when her literary career began.
Devamını oku...H. G. Wells
Herbert George Wells ya da daha çok tanındığı adla H. G. Wells (21 Eylül 1866 - 13 Ağustos 1946), Dünyaların Savaşı, Görünmez Adam, Dr. Moreau'nun Adası ve Zaman Makinesi adlı bilimkurgu romanlarıyla tanınan ama neredeyse edebiyatın her dalında birçok eser vermiş olan İngiliz yazardır. Sosyalist olduğunu açıkça söyleyen H.G. Wells'in çoğu eserinde önemli ölçüde siyasi ve sosyal yorumlar bulunmaktadır. Jules Verne gibi gelecekteki teknolojik gelişmeleri anlattığı kitaplarıyla bilimkurgu dalının öncülerinden hatta yaratıcılarından sayılmaktadır.
Aynı zamanda 1920 yılında günün en önemli insanlık tarihi kitaplarından olan Outline of History eserini yayımlamıştır. Bu kitap Mustafa Kemal Atatürk tarafından değerlendirilmiş ve "kalıcı dünya barışı için uluslararası hükûmet" görüşü Nutuk'ta yer almıştır. Nutuk'tan ilgili kısım şöyledir:
Millete, şunu da hatırlattım ki, kendimizi, dünyaya egemen sanmak aymazlığı, artık sürmemelidir. Gerçek konumumuzu, dünyanın durumunu tanımamaktaki aymazlıkla, aymazlara uymakla milletimizi sürüklediğimiz yıkıntılar yetişir. Bile bile aynı acıklı durumu sürdüremeyiz. Efendiler, İngiliz tarihçilerinden Wells, iki sene evvel yayımlanan, bir tarih yazdı. Yapıtının son sahifeleri "dünya tarihinin gelecekteki evresi" başlığı altında birtakım düşünceler içeriyor. Bu düşüncelerde güdülen konu; "federal bir dünya devleti"dir. Wells, bu bölümde, birleşik bir dünya devletinin nasıl kurulabileceği ve böyle bir devletin önemli ayırıcı niteliklerinin neler olacağı üzerindeki düşüncelerini ortaya atıyor ve adaletin ve tek bir kanunun egemenliği altında dünyamızın alacağı durumu canlandırmaya çalışıyor. Wells, "bütün egemenlikler, tek bir egemenlik içinde eritilmezse, milliyetlerin üstünde bir güç yaratılmazsa dünya yok olacaktır" diyor ve "gerçek devlet, çağdaş hayat koşullarının bir zorunluk haline getirdiği dünya birleşik devletlerinden başka bir şey olamaz.", "Kuşku yoktur ki insanlar, kendi ortaya çıkardıkları şeyler altında ezilmek istemezlerse er geç birleşmek zorunda kalacaklardır." diyor.
Wells'in bilimkurgu romanlarında teknolojinin gözlemlenmesinin getireceği olanaklar bir yana bırakılır. Wells'te spekülasyon bir edebiyat biçimine dönüşür ve teknolojinin değil de onun toplumsal temellerinin araştırılmasına dönük bir boyut kazanır.
Wells'in ilham kaynağı Jules Verne olmuştur, ama Verne'in Ay'a Seyahat'i (De la Terre à la Lune) ile Wells'in Aydaki İlk İnsanlar (The First Men in the Moon) romanını karşılaştıracak olursak, kolaylıkla görebileceğimiz gibi Wells; Verne'in teknolojiye verdiği önemi paylaşır, ama Verne'in romanında "Nasıl ve hangi teknolojik olanakla?" sorusu ortaya atılırken, Wells'te Ay yolculuğunun teknik sorunu baştan savma bir biçimde geçiştirilir. Çünkü Wells'in derdi, teknolojik olanakların gelecekteki muhtemel ürünlerini tahmin etmek değil, Ay'daki toplumsal hayatın bizzat kendisi üzerine, tıpkı bir zamanlar Thomas More'un Ütopya örneğinde olduğu gibi, model düşünceler geliştirmektir.
Wells sadece bilimkurgu içindeki ütopya karşıtı düşüncelerin savunucusu olarak bu türe damgasını vurmakla kalmaz, toplumun şiddet ve zor yoluyla, gereğinden hızlı bir süreç içinde sosyalist bir topluma dönüştürülmesinin sakıncalarına olduğu kadar, sınıf karşıtlıklarının iyice sivrileceğine karşı da uyarır bizi.
Devamını oku...